2 Mayıs 2010 Pazar

'Uygun bir zaman' işleri

Sevgili Az ve Tarz dostları,

Sizlerle buluştuğum ilk blog yazımda, yazılarımı da hayatımı da sizinle paylaşacağımı söylemiştim. Hayatımın bugünkü bölümünde biraz ıvır-zıvır işleri vardı. Çok basit olduğu halde bir türlü yapıp da kafamızdan atamadığımız işlerden bir bölümünü hallettim bugün. Kendimi çok daha iyi hissettim; tavsiye ederim...

Bu konu size anlamsız veya fazla basit gibi görünebilir ilk anda ama bir düşünün, mutlaka sizin de vardır böyle 'uygun bir zaman'ı bekleyen işleriniz. Oysa insanın sırtına nasıl da yük olur bu minik minik işler... Farkında bile olmadan, alttan alta kemirir insanı. Bir türlü sıraları gelmek bilmez ki yapılsın, bitsinler.

"Şunu yazayım da öyle yaparım", "Yemek yiyeyim de ondan sonra artık", "Daha markete gitmedim, şimdi olmaz", "Sinemadan döneyim de o zaman yaparım artık", "Annemler gelsin sonra", "Röportajı çözeyim öyle" türünden tonlarca cümlenin ardından olay "Yaz var, kış var; bir ara yaparım canıım"a döner ve ondan sonra da ipin ucu kaçar, tutabilene de aşk olur...

İşte bu noktaya gelmeden, bu minik ama mıncık işleri azar azar temizlemek lazımdır. O işler temizlendikçe, hayatınızda ve kafanızda da yer açılır. Ruh haliniz bile değişir, hafiflersiniz.

Haydi o zaman siz de biraz hafifleyin. İster bir düğmesi eksik diye aylardır giyemediğiniz gömleğinizin o eksik düğmesini dikmek olsun bu iş, ister muhtelif kağıtlardaki telefon numaralarını telefon defterinize geçirmek veya biraz daha zoru, zaman isteyeni; bir yerden başlamak gerekiyor. Ve o adına 'uygun bir zaman' denilen şeyden de pek kolay bulunmuyor.

Bize düşen 'Bir yerden başlamak' ve tüy gibi hafiflemek olsun o zaman!

Not: Üstteki minderi, hiç de boş olmadığım bir zamanda yapmıştım.

Ozanay Alpkan

Hiç yorum yok: